İyiliği Öldürme, Senden Sonra Gelecek Olanların da Ona İhtiyacı Var

Amerika’ya yeni gelen her insan, bir şeyleri geride bırakır. İşini, ailesini, arkadaşlarını, alıştığı düzeni. Yeni bir coğrafyada, bilinmeyen bir geleceğe yürür. Yolun başında her şey yabancıdır: İnsanlar, dil, sistem, kültür. Bu yüzden, o ilk zamanlarda uzatılan bir el, sadece bir yardım değil; bazen bir insanın hayatının geri kalanını şekillendiren bir dönüm noktası olur.

Ancak bir gerçek var. Yardım almak aynı zamanda bir sorumluluk almaktır. Çünkü her yardımın arkasında, görünmeyen bir güven yatırımı vardır. Birisi sana el uzatıyorsa, yapılan iyiliği suistimal etmediğini görmek ister. Senin başarılı olduğunu, dürüst hareket ettiğini, gayret gösterdiğini görmek ister.

Yardım eden kişi senin nasıl davrandığını, sana verilen krediyi nasıl kullandığını izler. Aslında sadece sana değil, senin üzerinden insanımızın geleceğine yatırım yapar. Eğer sana verilen desteği hakkıyla kullanır ve başarılı olursan, iyilik döngüsü, toplumsal dayanışma büyüyerek devam eder. Senden sonra gelenlere de kapılar açılır. Ama sen bu güveni zedelersen, o kapılar başkalarına kapanır. Ve iyilik ölür.

İyiliği Yaşatmak İçin;

Amerika’daki insanımız arasındaki toplumsal yardımlaşmaya zarar verebilecek her türlü hareketten kaçınmak, dürüst olmak, vicdanlı olmak, çalışkan olmak, işini en iyi şekilde yapmak, vefalı olmak, yani kısacası kaliteli bir insan olmak zorundasın. Yapılan iyilikler kalitesiz insanlarda nefrete, kaliteli insanlarda vefaya dönüşür. Vefa asil insanlarda bulunan nadir bir özelliktir.

İleride sen de, başkalarına yardım etme fırsatı bulduğunda, bu iyilik döngüsünü devam ettirerek topluma katkı sağlayabilirsin. Bu, aslında yardımın döngüsüdür. Yardım alan kişi, zamanla çevresine de yardım eder ve toplumda karşılıklı güven, sorumluluk ve vefa kültürü yayılır.

Kitap Önerisi

“Tuesdays with Morrie” – Mitch Albom
(Morrie ile Her Salı)

Bu kitap, yalnızca bir hayat hikâyesi değil; yardımlaşmanın, sevginin, empatiyle yaşamanın ve toplumsal sorumluluğun ne demek olduğunu gösteren evrensel bir ders niteliğinde.

Yazar Mitch Albom, üniversiteden yıllar sonra ölümcül bir hastalığa yakalanan eski hocası Morrie ile yeniden buluşur ve onunla her salı günü sohbetler yapar. Bu sohbetler sadece iki insan arasında geçen bir veda değil; insanlığın unuttuğu değerlerin, başkalarına yardım etmenin ve anlamlı bir yaşam kurmanın yeniden hatırlatıldığı derin diyaloglara dönüşür.

Bu sohbetlerde ölüm, yaşam, sevgi, aile, affetmek, özsaygı, yaşlılık, anlam arayışı ve başkaları için yaşamanın değeri üzerine çok güçlü diyaloglar yer alır. Morrie’nin en temel öğretisi şudur:

"Hayat, verdiğimiz şeylerle zenginleşir; aldıklarımızla değil."

Morrie, “Sevgi olmadan hiçbir şeyin anlamı yok.” derken, aslında kitabın özünü de özetler. Bu eser, birine verdiğiniz zamanın, ilginin, desteğin ve sevginin nasıl bir mirasa dönüşebileceğini içtenlikle anlatır. Yardım etmek sadece bir eylem değil, bir hayat felsefesidir mesajını en sade haliyle verir.

Özellikle genç girişimciler, sosyal sorumluluk liderleri ve toplumsal etki yaratmak isteyen bireyler için duygusal zekâyı, empatiyi ve insan merkezli yaşamı yeniden anlamlandırmak adına eşsiz bir kaynaktır.

SONUÇ

Her insanın hayatında zor günler olur. Her insan bir dönem, hiç bitmeyecekmiş gibi gözüken karanlık tünellerden geçer. Bugün yardıma ihtiyaç duyan biri, yarın başkalarının hayatına dokunan bir başarı hikâyesine dönüşebilir.

Amerika’nın tarihi bu hikâyelerle doludur.

Bu yolda yürürken kırmadan, dökmeden, insanları iyilik yaptığına, el uzattığına pişman etmeden yürümek gerekir. Kaldı ki; bir Anadolu insanı olarak, sana da bu yakışır.

Bugün yardıma ihtiyaç duyan biri, yarın başkalarının hayatına dokunan bir başarı hikâyesine dönüşebilir.

 

Metin KILIÇ
Vizyoniva.com